ÖĞRETMEN ama bu torpaqlarda MÜELLİMELİKDİR vazifem...






18 Aralık 2009 Cuma

ZULMEDİLMİŞ OLMAK..Aralık 2009'dan

Güllük gülistanlık evlerimizde sıcacık yuvalarımızda yaşamaya devam edelim.penceremizden doğan güneş her gün aydınlatadursun günümüzü. Heranımız sevdiklerimizin yanındaki koşuşturmayla geçsin.akşam beraber yorgunluk çaylarımızı yudumlayalım. Arkadaşlarımızla gezelim hayatımızı doya doya yaşayalım. Her türlü şeyi bilelim kültürlenelim. Bütün alış veriş merkezlerinin indirim haftalarını bilelim. Vizyondaki her filmden haberimiz olsun .çıkan tüm kitapları okumuş olalım. E toplum hayatının gerektirdiği tüm kültürlülüğe sahip olalım. Sosyal statümüzü koruyalım. Ne hiçbir şeyden anlamayalım ne de tam anlayalım. Kulak aşinalığımız olsun yeter!yanımızda konuşulduğu zaman hemen konuşup insanları heyecanlandırabilelim.
Akşam haberleri açalım. Yine KAN yine ŞEHİT! Yine ölümler!!yine susmayan silahlar! Yine mitingler ve bağıran bayrak yırtan kalabalıklar! Bir yanda HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEYİP diğer yanda halkı katledenler! Yine aynı manzaralar. Ne oldu içimiz mi daraldı biraz. Hemen içimizden savuralım tüm küfürleri lanetleri! Sayalım ağzımıza gelen tüm hakaretleri. Boşaltamadık mı sinirimizi! Kuralım sıcacık yuvamızda bir dost meclisi hemen çözelim problemi. Tabiî ki yine lanetlerle yuhlamalarla.. hiçbir şeyi anlamadan her şeyden anlıyormuşcasına konuşmalarımızla. Çok mu sıkıldık bu şehit ölüm haberlerinden değiştirelim hemen kanalı. Nasıl olsa önümüzde ki ekran kadar hissedebiliyoruz olayları. Ne de olsa kıumandanın diğer tuşuna basacak kadar muktediriz olaylara.
Bir de şu insanların yerine koyalım kendimizi. Bir kere hayatımızda kolaycılığa kaçmadan empati yapalım. Düşünün Hakkari’de kıraç bir arazide yaşıyorsunuz. Devletiz diye gelenler evinizi sayısız basmış. Babanız canınız gözünüzün önünde defalarca dövülmüş, amcanız kaçırılmış, örgüte kafa tutan ben vatanımı satmam diyen dedeniz devlet tarafından örgüt elemanı diye alınmış ve bir daha yüzü görülememiş. Bir gece örgüt bir gece asker kılıklı adamlar köyünüzü basıp sizi tehdit etmiş. Ve artık geriye kalan birkaç yakınınızı alıp canınız toprağınızdan memleketinizden GÖÇ ETTİRİLDİĞİNİZİ düşünün. Geldiğiniz şirin bir batı ilinde sırf kimliğinizden milletinizden ötürü dışlandığınızı bir Allah ın günü bir yarenin çıkmadığını bir hoş geldin diyenin olmadığını düşünün.
Sokağınızdan çıkan bir cenazede evinizin taşlandığını ananızın alnının kanadığını düşünün. İçinizin yandığını hissedin. Ne ekran var kapatabileceğiniz ne de değiştirebileceğiniz kumanda. Siz varsınız ve başka kimse yok! Acılar ve sizi asla anlamayan acınızı hissetmeyen sadece konuşan insanlar!!
Bu mesele akşama kadar internette kahrolsun nidaları çekerek, hiçbir şey bilmeden her şeyi konuşarak, ötekileştirdiği vatandaşına bir gün kardeş gözüyle bakmayarak, şehidin acısını yüreğinde hissetmeyerek, kolayca şiddeti şiddetle yenebileceğini zannederek ÇÖZÜLMEZ! Problemi çözmek için çözümün bir parçası olmalıyız yoksa sadece problem oluruz ya da problemi devam ettiren….artık bilen olamalıyız bilen ve bildiğini konuşan herkes artık boş lafa doydu! Halklar artık BARIŞ istiyor. Ve barışın bir parçası olmak… bu süreçte boş konuşan değil çözüme KOŞAN olalım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder