ÖĞRETMEN ama bu torpaqlarda MÜELLİMELİKDİR vazifem...






26 Temmuz 2010 Pazartesi

VUSLAT

Ey dost izin var mıdır gayri vuslatı yaşamaya! İznin var mıdır gelmeme huzuruna! İznin var mıdır yine yeniden tek yârin olmama… Senden ayrılanın bilirim ben olduğunu. Bunca gurbeti yaşatanın da ben olduğunu. Bunca zamnadır ne elime aldığımı ne dilime aldığımı her aklıma düşüşün de aklımdan savdığımı bilirim. İhanetim yoktur sana bilesin. Bulamadım bu arayışta beni benden daha yakın tanıyan senden daha hayırlısını. Evet itiraf ediyorum mesleğimle beraber bir değişim yaşadım bıraktım seni. Sana en büyük vefasızlığı ettim. Ve aylar sonra seni elime aldığımda…İşte o an anladım dargınlığını. Yazmıyordun götürmüyordun almıyordun beni kabzlardan.. Tuttum elinden ama sen bırakmıştın çoktan. Sımsıkı sarıldım sana Sen varsın dedim ama sen yoktun benim vefasızlığımla sen çoktan sükuta ermiştin.
Şimdi ey dost yine aylar süren ayrılıktan sonra belki yüzsüzce belki sessizce yine kapındayım. Belki neye yarar diyeceksin belki anla artık diyeceksin. Bitti sözüm yok artık sen gibi vefasıza lal oldum sesim çıkmaz diyeceksin… Olsun ben senin yine yazan elin olmak için yine konuşan dudakların olmak için ve canım sözlerinin bestecisi olmak için yine yeniden boynu bükük talibiyim.
Ey dost! Bu kadar yazmakla bile bana o kadar ümit verdin ki. Gel gönül kapımdan yine hiç fark ettirmeden. Ama ben fark ederim seni. Elime aldığım kalemden bilirim seni. Yazdıklarımdan daha doğrusu senin fısıldadıklarından bilirim geldiğini. Ve şimdi de hissediyorum yine bekliyor ve senden vefa beklemiyorum artık diyorsun.
Sen diyorsun ki: Zira bu ayrılık da ben doluyorum boşaltanım yok mürekkebimden bir damla alanım yok. Gözyaşlarımı akıtsam alacak bir kâğıt yok. Bazen kuruyorum boşalmadan eline alıp da sallayanım yo, tuşlara mahkûm oldun ruhuna üflediğim canın da yok. Bırak gayri bu esareti dedim kaç kere dinleyen mazlum yok. O mazlum çoktan benim zalimim olmuştur haberi yok! Zulmü beni anmamak. Anıp da sükutunu bozmamak içindeki o duygu seline kendini kaptırmamak. İnkar etmek inkar ettikçe de beni boğmak..
Diyorum ki seni boğamam. Seni boğazlayamam. Sen bu canı candan iyi bilirsin ama yine de bil Ey Can! Kusurluyum, vefasızım, kabzdan çıkamamış ama her daim bastta görünen bir esirim. Zalim olduysam affet ben kendini mazlum sanan bir yalancıymışım, gel ne olur bitirelim şu gurbeti yaşayalım artık vuslatı. Zahirde yaşadım çoktan kavuşmayı ne olur batında da yaşayalım bu sevinci. Tüm zerrelerimiz hissetsin memleket hasretini. Sen dargın olunca hissedemiyor biliyorum bir yanım bu kavuşmayı,sen de gel ey dost birlikte yaşayalım bu diyarda bu coşkuyu. Benim bir adımım biliyorum ki senin adımlarındır. Affet şu küçüğü… Affet şu küçüğünü…