ÖĞRETMEN ama bu torpaqlarda MÜELLİMELİKDİR vazifem...






30 Kasım 2010 Salı

KOBRALARLA KOL KOLA...


Günler aylar belki yıllardır kobralarla, bataklıklarda bata çıka, çöllerde kaktüslerle hemden oldun da CAN!
Şimdi Gülistandaki gülün dikeni mi batar oldu sana!

29 Kasım 2010 Pazartesi

YANDIM EL AMAN....


Daha yolun başında heybemiz sırtımızda yanmaya niyetlenmişken daha güneşein kavurmasıyla ahımız duyulur oldu. Ahımız heyhula mız şimdiden göğü çatlatır sinemizi karartır oldu. Biz şimdi büyüdük ya kendimizi ilerlemiş gördük. Halbuki yolun başında heybemiz sırtımızda güneşin alnında kavrulur dururuz. Pergelin bir ayağı sabit kalıp diğeri merkezde döner ya biz iki ayağımızı sabitlemiş kalmışız. Ne HAK'tan aldığımızla hududa varabiliyoruz ne de merkez kaynağımızın etrafında mekik dokuyabiliyoruz.

Şimdi biz hani-sözde- hicrete çıkdık ya, biz hani şimdi yanıbaşımızdaki hakiki kıtmirlerleyiz ya, biz hani gecesi gündüzü olmayan hasbilerleyiz ya ne zannettin onların seni sırtında taşıyıp haslaştıracaklarını mı? Yoksa feyzlerinden nemalanmayı mı? Neydi senin düşüncen günahları işleyip O'na dair kurbiyetini ilerletmeden nasıl bu yolda mesafe alabilmeyi,yanmadan bu yolda yürüyebilmeyi düşündün?

Elenmek her adımda çok kolay yanmaktan vazgeçmek her adımında seni bekliyor. Her adımın sana dönebilirsin diyor. Bu yangına katlanmak zorunda olmadığını bu gözyaşlarının gereksiz olduğunu söylüyor. Her adımında yanan ocakları görüyorsun kavrulan kül olan kıtmirlere şahit oluyorsun. Suretinden aydınlık saçan siretiyle kavrulan gençler, cahitler görüyorsun!Sinesi çatlasa da etrafına ışık saçan küheylanlara şahit oluyorsun!

Peki sen kendini nerde buluyorsun?
Daha yolun en başında...
Gitmek mi kalmak mı kurbiyet mi gurbet mi? Sureten onlarla ama sireten çooooook uzaklarda olanlardan mı? Bedenen, cismen manen,ruhen, aklen,kalben yani tüm uzuvlarıyla ve melekelerinle onlarla mı olmak mı istersin? Her iki seçiminde de onlarla olabilirsin. Dönmemeye ahdettin. O gemileri çoktan yaktın. Ama gemileri yakmış olman FELAHA erdiğini ispetı değil ki! Burda olman gurbatta olman bir müjde değil ki!

Ey kıtmirliğe namzet, ey sadakatin, marifetin, ihlasın, kurbiyetin, cahitliğin, hasbiliğin, nasuhiliğin ve samimiyetin yolcusu. İman kaynağın, ihlas kanatların, aşınmayan abdlik de ayaklarına fer dizlerine derman gönlüne genişlik olsun!Sen kıtmirsin heybende sabır ve sebat azığın olsun. Yevbe ve inabe ile at adımlarını. Muhlisliğinle söndür yanan ocakları. Vedudluğunla aç sineni tüm muhtaçlara, Latif ol herkese karşı, kimse yanıltmasın, hele nefsin seni bu yolda aldatmasın!

Nefsinin yangınlarda çıkan sesine inat sen yanan ocaklara koşup kendini yakasın! Onun tüm acılarından sen zevk duyasın. Seni yolundan alacak tüm sesleri duymamak şiarın olsun. Sen onlarla ama onlarsız yürü bu kulluk yolunda. Bu sadakat imtihanında...

Sen ey KITMİR namzeti aksiyon adamı olasın!Sen ışığı hiç sönmeyen bir kandil olasın. Sen sonunda kül olup da Rabbine ulaşan bir abdal olasın.

Sen bu yoldaki insanlardan bir insan olasın!...

Daha seni bekleyen Bembeyaz bir kıta AFRİKA var unutmayasın. Daha yolun başında bu yangınlardan suretini yakma da ne! SEn sinesi yanık sureti gül açanlardan olasın! Heybendeki azığı tüketme, nerde kül olacağın belli değil. Vuslat ne vakit belli değil.

KITMİR namzetim RABBİM YOLUNDAKİ HASBİLERDEN EYLESİN...OCAK TUTUŞTURAN DEĞİL SÖNDÜRENLERDEN EYLESİN...

AMİN...

23 Kasım 2010 Salı

Sızıntılar...


Yine gözyaşları yine bir yürek burkuntusu yine dertler dünyasında kabz anları...
Yine Sensizlik yine SENSİZLİKTEN habersizler...
Sevdamızdan değil de davamızdan değil de kendimizden derdimiz yine...
Kabzlarımız Sana yaklaşamamaktan değil de birbirinden uzaklaşanlardan...
Dipsiz kuyulardaki ikametimiz
Marifetine olan yolculuğumuzdan değil de
Kullarının sergüzeştliğindendir...
Kıtmirliğimizle iki büklüm olamıyoruz Karunlar sardı dört bir yanı
Yankılanır her birinin nefsine mahkum sesi...
Bu kulaklar Sana meftunluğundan sağır olamadı
Bu diller Senin aşkınla lal olamadı
Bu eller Senin sevdan için kalkamadı
Şimdi bu yürek Senin huzuruna
Gelemedi vuslat yangınıyla

Şimdi bu kıtmir Senin huzuruna;

Firavunlaşan sesleri Yusuflaştırman için
Karunlaşmış benlikleri eritip Eyyubileştirmen için
Neronlaşmış sesleri Davudileştirmen için
Taşlaşan yürekleri Yakuplaştırabilmen için
Ruhsuz dünyalarında bataklıkta saplanmış kalan
Muhammedi ruhtan uzak şu kardeşlerimizi
Muhammedileştirmen için

Geldi Ya Rab...
Kabul buyur...

Bu Tende Bu Can


Bazen ruhumuz kabzla sarsilir. Bazen dipsiz kuyulara atilir. Bazen halkin içinde yapayalniz kaliriz.Rengarenktir her yer ama biz siyah beyaz fonlara burunmuşuzdur. Mutluluk ve yaşam seviçleri vardir her yerde ama biz sukuta ermişizdir bu vadide…
Ruhum dar geliyor beden elbisesine. İzdirapla inliyor bu gamsiz tende. Her bir
Uzvum direnmekte nefsime. Her biri isyan ediyor kendince... Her biri sebebine isyanda emanetcisinden sikayetci... ihanet var ama bu defa dis mihraklardan degil özunden bizzat içinden.
Bu kıtmir de çekti direniş bayrağını göndere. Teslim etmek yok ruhu tene. Onun açlığını onun susamışlığını gidermeden Rabbim ayırmasın bu bedenden. Beden aç kalsın ama ruh doysun, gönül doysun. Marifetinle hikmetinle kansın kana kana yansın... Rabbim Sen nasip etme bu ten de bu canın kaybolup gitmesini bu elbisenin şekil almamasını nasip etme. Sen bu nefsi terbiye edip de huzuruna gelebilmeyi şu kıtmire nasip eyle...

22 Kasım 2010 Pazartesi

seni sensiz yaşamak


Mendiline aşk düşer kar bakışlı dağlarda
Gözlerinde buz yanar dilenciler şahının
Ceylanlar su başında susuzluktan ağlar da
Anlarsın türküsünü bir ömürlük ahımın
Mendiline aşk düşer kar bakışlı dağlarda

Elinden seni içmek avare bir yıldızın
Uyutmak uykuları kör geceler boyunca
İki büklüm dururken başucunda sonsuzun
Kapanmak secdelere geldiğini duyunca
Elinden seni içmek avare bir yıldızın

Rakseder dudağında bedensiz kelebekler
Aşk değil mi cevabı çıldırtan bilmecenin
Bir sen kaldı geride, o hala seni bekler
Özlemiyle güneş ağlar döneceğin gecenin
Raks eder dudağında bedensiz kelebekler

Zamansız vurgun yürür kuşların kanadına
Ay ışığı gülemez, kapanırsa kapılar
Dalgalanan ben olurum, denizlerin adına
Sende bir rüzgar eser, beni virane kılar
Zamansız vurgun yürür kuşların kanadına

Utanır kaldırımlar gözlerimin renginden
Yürüdüğüm boşlukta gölgem hatıra kalır
Bir an gelirki kalbim firar eder kalbinden
Güneş karanlığa kızar, gökyüzünden usanır
Utanır kaldırımlar gözlerimin renginden

Kardan adam öpmez ki çöllerin dudağını
Deliler sultanıyım, hüzne diyet ödeyen
Gökler niye yazmamış gözlerinin çağını
Aşkı nerden bilecek bir kerecik ölmeyen
Kardan adam öpmez ki çöllerin dudağını

serdar tuncer

20 Kasım 2010 Cumartesi

BULDUKLARIM


Aradıklarımla oyalandım bir zaman... Ve aradıklarımın bulmam gerekenler olup olmadığını bilemedim. Aradığım ne idi..? Ne için her seferinde bulunduğum yerden farklı bir yerin farklı insanların farklı mekanların arzusundaydım...
Farkındayım bulduklarımın aslında aradıklarım olduğunu... Beni arayışa sevkedenin NEFSİMİN dizginlenmemiş sesi olduğunu anladım... Bulduklarımdan memnun değilsem bu arzumun farklı olmasından değil nefsimin sırtına bir çuval geçmesinden...
Arzum hakikatte Allah rızası ise
Arzum hakikatte nefsimi terbiye etmekse
ARAMIYORUM artık vazgeçtim!Bulduklarımla marifeti kazanma, hikmetini anlamak gayem. Artık bulamadıklarım bahanem olmayacak. Artık kovalamak değil işim kaçtıklarımın heabını vermek olacak. Ya Rab Seni bulduklarımla bulmalıyım. Çoğumuzun kaybettiği nokta bulduklarında SENİN olduğunu unutup aradıklarının olduğunu zannetmesi...Aradığım SENSİN YA RAB... Gelenlerde Sen den geldiyse varsın bulduklarım hoş gelmesin şu kıtmire varsın ağır gelsin cılız yüreğime... Gelenin Sen den olduğunu unutmayıp rızana bulduklarımla ulaşayım da.. Seni bulayımda Seni kaznayım da...

19 Kasım 2010 Cuma

HASBİHAL

Bayramı aileyle geçirmek mi hakiki bayram?!
Vuslat dünyalık sevgilerden mi ibaret?
Dertlerimiz hep dünyalık mı?!
Burukluğumuzun kaynağı ne?
Kabzımızın bastı neyle oluyor?
Kurbiyette nerdeyiz?
Sevgilerimizde ve vazifelerimizde ne derece samimiyiz?
Beklentimiz var mı bu dünyadan?
Kulluğumuz yeterli mi?
Biz kendimiz miyiz?...

Davaya Duyulan Sevgi


Uzaktakine ve gelecektekine duyulan sevgi daha yücedir yakındakine duyulan sevgiden; davalara ve hayallere duyulan sevgi daha yücedir insanlara duyulan sevgiden diyor Nitche...
Hayalime duyudğum sevgi ve inanç getirmiştir beni buralara... Neler gelmiyor ki başımıza ne veliler üşüşmüyor ki başımıza, ne kardeşler kalleşlik etmedi ki zamanında, ne hislerimizden vaz geçmedik ki bu yolda... Kaç vakit boş kaldık ki kaç vakit kendimizi dinleyebildik ki, kaç vakit bizi dinleyen birini bulabildik ki, kaç zaman hakiki dostlara yarenlere nail olabildik arayacak kadar vakit bulabildik ki... Hiç biri olmadı belki ya da çoğusu başımızdan eksik olmadı...
Bu yolda ne insanları gördük ki. Nasıl insanlarla muhatap olduk ki... Nasıl insanlar bizi kabzlı gecelere hapsettiler ki?!Nasıl insanlara bağrımızı açtık ve bağrımızdan hançeri sapladılar ki! Kaç yara yaren deyip kaç defa yarıyolda bırakıldık ki...!?
Şimdi bütün bu başına gelenleri bu başından eksik olmayan müsebbipleri düşün seni en ifrit gecelre hapsedenleri düşün seni bukağılarla kuyularda yapayalnıız bırakanları düşün... Gecelerde haykırıp ağlayarak uyandıranları düşün. Gündüzünü de geceye çevirenleri düşün... Hepsini düşün...
Sonra da Rabbine şükret ve o insanlara teşekkür et... Siz benim HAYALLERİME ulaşmamda birer ateş kaynağımdınız. Siz benim hamlğımın olgunlaşmasında ateşimdiniz. Siz bu elekten şimdiye kadar elenmememde, sımsıkı DAVAMA sarılıp insanlardan kopmamda ana sebeptiniz...
Benim insanlara değil köprülere değil vesilelere değil de SADECE ve SADECE hedefime kilitlenmeme vesile sizdiniz. Siz Rabbimle hakiki vuslata gidene değin Rabbimin sadakat imtihanlarıydınız(hala da öylesiniz). Size vesileliğinizden dolayı müteşşekkirim... Siz bir kıtmirin olgunlaşmasına pişmesine (ki hala pişemedim) vesilesiniz...
Ama RABBİM SENİN KUDRETİNLE O İNSANLARA TAKILMADAN O MÜSEBBİPLERE KANMADAN ONLARI HER DAİM GEÇEBİLMEYİ NASİP ET!
Rabbim sen haylleriimizi HAK hayal yap. Sen o hakiki iman yolunun hakiki yolcusu yap! Müsebbiplerimize de hidayet nasip eyle... Biz onları da seviyoruz. Biz senden gelen her tadı seviyoruz...