ÖĞRETMEN ama bu torpaqlarda MÜELLİMELİKDİR vazifem...






14 Mart 2011 Pazartesi

YETMİYOR KELİMELER


Kelimelerin yetmediği, dilin lal olduğu, gönül kaleminin sessizce bir hikayeyi yazmaya başladığı anlar varmış. O anları yaşamayan ne dilsizliği ne de çaresizliği anlarmış. O sükutu anlamak sadece yaşayanlara mahsusmuş...
İşte ne dilimden ses geliyor, ne kelimeler yetiyor sevgimi anlatmaya.
Ama özlem bir çığ gibi büyüyor sinemde. Sesini duymak yetiyor ama ikimiz de lal oluyoruz işte o anda.. Havadan sudan konuşuyoruz...Olup bitenleri anlatıyoruz. Hiçbir özelliği olmayan sıradan olayları paylaşıyoruz. Ama sıradan olaylar beraberken sıradışına dönüşüyor sana anlatınca heyecan kazanıyor...
Konuşmak değil ki mesele bir sedaya hasret gönlümüze bir nebze su vermek.. Yarenlerden gelecek suya hasret sinemize su serpmek...
Yetmiyor işte yazdıklarımıza hasreti sığdırmak..
Gülüm diyorsun öyle içten, seviyorum diyorsun...
Haykırmak istiyorsun ama diyorsun kelimeler yetmiyor...
Sesimin perdesi yetmiyor anlatmaya...
Ben de bilemezdim bu hasretliği, bu yarenliği...
Seni göstermeseydi Mevlam bana ben de bilemezdim SENSİZLİĞİN dipsiz bir kuyu olduğunu, hasretliğin sevmek kadar güzel olduğunu...
Yaşamayan bilemezmiş be YAR! Hasretin kelimelerle anlatılamayacağını..
Sevgini anlatmaya istidadın yatmiyeceğini.
Ve yaşamayan bilmezmiş Yarenden bir sedanın gözünde fer olacağını...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder