ÖĞRETMEN ama bu torpaqlarda MÜELLİMELİKDİR vazifem...






28 Ağustos 2010 Cumartesi

HASRET


Yıllar geçiyor ve ben yine aynı gün gibi özlüyorum…

Yuvamdan ilk ayrıldığım günlerde demiştim ki alışacaksın aylar geçecek alışacaksın…

Günler, haftalar, aylar, yıllar geçti ama bak yine bu ayrılık sabahımda dakikalar geçmek bilmiyor…

İnsan her şeye alışıyor doğru... Geldiği yere, zamana, insanlara, eşyalara… Ama geldiği yeri ne unutabiliyor ne de yuvasına olan özlemini… Yine gurbet sabahımda 5 sene önce olduğu gibi kapkaranlık bir sabah ve kabz dolu bir yürekle açıyorum gözlerimi… Okuyorum, geziyorum, konuşuyorum unutmak hüznümü anımsamamak için ama zihnimi aldatabilsem de yüreğime söz geçiremiyorum… Ve artık pes edip fotoğraflara bakıyorum… Ve yine fotoğraflar da ağlatırmış diyorum…

Keşkeyle değil benim mazim iyikilerle dolu… İyi ki bu yaz şunları yapmışlarımla iyi ki bir güzel dinlenmişlerimle iyi ki hep ailemle gezmişlerimle dolu… Şimdi de keşke demiyorum. Ne işim var burada demiyorum. Neden geldim ki yi aklımdan geçirmiyorum. Yine yeniden iyiki geldim hicret diyarıma diyorum… İyiki böyle bir hicrete mazhar olmuşum diyorum. İyiki böyle bir diyarda yeniden müellimeyim diyorum. Ama özlem benim semerimmiş yeni anlıyorum…

Bu mübarek semer anladım ki bir ömür benimle. Bu seyyah ruhtan ben vazgeçemeyeceğime göre. Bu kalp de yuva özlemiyle her daim yanacağına göre… Bana yurt dışında müellimelik nasip olduğuna göre… Anamın atamın bütün varlığı arkamdayken duaları her an benimleyken sevgileri özlemlerini tereddütsüz hissederken ve ben bu yola baş koymuşken… Elbette bu özlem benim semerim olacak. Elbette ben özlemimden vazgeçmeyeceğim. Gurbette vatan ve yuva hasretiyle yanacağım… Kül olup dağılacağım. Ama yine de bu diyardan dönmeyeceğim. Vazgeçmeyeceğim…

Rabbim O’nun yolunda O’nu anlatabilmeyi ve O’nun rızasını kazanıp O’nun rızasının peşinde olan nesiller yetiştirebilmeyi ve en son O’nun yolundayken şehit olabilmeyi şu cılız yürekli kuluna nasip etsin…

AMİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder